Her insan 13 trilyon hücrelerden meydana gelmektedir. Dokular ve organlar da çok sayıda hücreden oluşmaktadır. Hücreler, dokular, organlar da yaşlanmaktadır. Genç yaşlarda büyüme devam etmekte sahip olunan hücre sayısı artmaktadır. Hücreler yaşlanmaktadır fakat bu durum çok hafif gerçekleştiği için bu fark edilememektedir. Sadece vücudun büyüdüğü ve geliştiği gözlemlenmektedir. 30’lu yaşlarda yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlamaktadır. Oldukça önemli işaretler meydana gelir. Ciltte, kemiklerde ve eklemlerde, sindirim sisteminde yaşlanmanın belirtileri kendisini göstermeye başlar. Bazen bu unsurlar daha da erken yaşlarda gözlemlenebilir. Örneğin 20 yaşından sonra aşama aşama metabolizma hızında düşüş olur. Duyma yetisinde de değişiklikler ortaya çıkabilir, bununla birlikte duyma sorunları çoğunlukla ellili yaşlardan sonra oluşmaktadır. Bilim insanları yaşlanmaya neden olan karmaşık faktörleri tam anlamıyla ortaya çıkaramamıştır. Emin olunan nokta ise yaşlanmaya birçok unsurun neden olduğudur. Genetik, beslenme alışkanlıkları, egzersiz, hastalık gibi değişkenler yaşlanma üzerinde belirleyici rol oynayabilmektedir. 1990’lı yıllardan beri yaşlanmanın nasıl meydana geldiği, etkilerinin neler olduğuna dair önemli veriler elde edilmiştir. Hücrelerde, dokularda ve organlarda gözlemlenen belirtiler arasında; hücrelerin bölünme kabiliyetinin azalması, telomerlerin gittikçe kısalması ve en son iyice kısalarak ölmesi, atık ürünlerin biriktirilmesi, hücreler arasındaki bağ dokusunun daha sert hale gelmesi, organların maksimum kapasitesinin azalması gibi unsurlar yer almaktadır. Kalpte ve damarlarda ise; kalp kasının daha az etkili olması, aortun daha kalın ve sert hale gelmesi esnekliğini yitirmesi, birçok vücut arterinde damar tıkanıklığı yaşanması gibi işaretler meydana gelmektedir. Vücut sıcaklığını kontrol etmenin zorlaşması, egzersizden sonra kalp ritminin normale dönme süresinin uzaması da önemli yaşlanma belirtilerindendir. Kemiklerde, kaslarda ve eklemlerde gözlemlenen değişiklikler ise; kemiklerin gücünü yitirmesi ve incelmesi, eklemlerin sertleşmesi esnekliğini yitirmesi, kas dokusunun hacminin azalması, güçsüzleşmesidir. Sindirim sisteminde ise; yiyeceklerin sindirim sistemindeki hareketlerinin yavaşlaması, mide, karaciğer, pankreas ve ince bağırsağın daha az sindirim salgısı salgılaması gibi olumsuzluklar gözlemlenir. Beyinde ve sinir sisteminde ise; beyindeki, omurilikteki sinir hücrelerinin azalması, sinir hücreleri arasındaki bağın zayıflaması, gibi değişiklikler meydana gelebilmektedir. Kulaklarda ve gözlerde ise; retina incelir, iris sertleşir, lensler daha kulak kanalındaki duvar incelir, kulak zarları kalınlaşır. Ciltte, tırnaklarda ve saçlarda da değişimler ortaya çıkmaktadır. Cilt incelir ve elastikiyetini yitirir, ter bezleri daha az ter üretmeye başlar, tırnaklar daha yavaş uzar, saçlar grileşir ve bazıları uzamamaya başlar.
Sebi Pharma’nın anti aging grubunda yer alan Sebi Simyacı içerdiği yüksek miktardaki dünya patentli “Hücre Yenileyici Bileşen” le sarkma, kırışıklık, leke, çizgi gibi birçok şikayeti gidermeye yardımcıdır. Ürünün önemli artılarından biri ise göz kremi, anti aging serum, yüz bakım kremi ihtiyacını tek başına karşılamasıdır. Tek üründe tüm bakım yapan Sebi Simyacı göz kapağına dahi uygulanabilmekte, göz kapağı düşüklüğünü kaldırmaya yardımcıdır. Sebi Simyacı’nın miktarı da arttırılarak daha uzun kullanım ve daha ekonomik birim fiyat sağlandı. Şimdi 50 ml olan krem; cilde uzun süre anti-aging bakım yapacak ve yaşlanma belirtilerini gidermeye yardım edecektir.
Yaşlanma Karşıtı Bakım için tıklayın.
Merhaba, ben Sebi Pharma Kurucusu Şebnem Özen. Kendi cilt problemlerimi iyileştirmek için yaptığım bu buluşlu formülleri, sizlerle paylaşmaktan çok mutluyum. Siz de cildinizdeki kusurları örtmekten yorulduysanız ve kalıcı olarak tedavi etmek istiyorsanız bize katılın.
PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.